Kuyumcu, kendini tanıttıktan sonra şu ifadeleri kullandı; “İnsan bir göreve talip olurken, “Acaba ben bu görevlerin gereklerini yükümlülüklerini yerine getirebilir miyim?” sorusunu kendisine sormalı. İnsan hayatındaki her alanda, gerek ticaret olsun, gerekse siyasette olsun, tecrübe çok önemli. Biz de yaklaşık 20 yıldır siyasetin içerisindeyiz. Çok küçük yaşlardan beri de ticaretin içerisindeyiz. Ve hayatım boyunca da hep başarılı olduğumu düşünüyorum. Ticarette zaten belirli bir seviyeye geldik. Siyasette de 20 yılı geçkin bir zaman boyunca da parti içersinde aldığımız bütün görevleri başarıyla yerine getirdiğimi düşünüyorum. Gerek yaşımın getirdiği gerekse konjektürel ortama baktığımız zaman 7 Haziran seçimlerinde –eğer partimiz ve Genel Merkezimiz beni aday yaparsa- ben Yalova’da çok güzel hizmetler yapacağımı düşünüyorum.

Bu hizmetleri yaparken şunu da göz ardı etmemek lazım; bir insan birey olarak hiçbir şeydir. Yani bir milletvekilinin arkasında partisinin desteği varsa iyi işler yapacağına inanıyorum. Yoksa tek başına bir şey yapamaz. Eğer ben değil de biz diyebilirsek, bütün sorunların üstesinden gelebiliriz.

Eğer aday olur isek, Yalova’ya verilen bu büyük nimetleri daha da geliştirip ileriye götürebilmek için gecemizi gündüzümüze katarak çalışacağız.”

Katıldığı toplantıda sorulan sorulara cevap veren Mehmet Kuyumcu açıklamalarda bulundu.

Kuyumcu; “Partimiz, siyasi hayatı boyunca sadece lafla vaatlerle iktidar olmadı. Sadece vaatlerle seçimlere girmedi. Bizim çizgimiz her zaman bellidir. Biz bir yerlere gelmek için vaatlerle, söylemlerle iş yapmadık. Bundan sonra da bu çizgide, kişiliğimizden ödün vermeden yürümeye devam edeceğiz.

Aday adaylarının tespit edilmesi ve değerlendirilmesi noktasında partiyle birlikte basın mensuplarına da görev düşüyor. Bu adaylar arasında gerçekten, kim çıkar için siyaset yapıyor, kim gerçekten bir ikbal için çabalıyor bunu belirleme konusunda basına da çokça görev düşüyor.

Milletvekili milletindir. Partinin değil. İnsanları ayırmak ve ötekileştirmek bizim kültürümüzde ve inancımızda yok. Yani ben Ak Parti’nin milletvekiliyim ama milletin vekiliyim. Sadece Ak Parti’ye oy verenler düşünüldüğünde bir haksızlık yapılmış olur. Çünkü siz, sadece Ak Parti’ye oy verenleri değil, CHP’ye, MHP’ye ve diğer partilere oy verenleri temsil edeceksiniz Ankara’da. Ben bu konuda partimizin de partizanca hareket ettiğini düşünmüyorum. Ben bu ayrımı hiç doğru bulmam tavsif te etmem.

Eğer, milletvekili olursam insan ayrımı yapamam. Yani bu durumda ben halkın, milletin vekili olmuş olacağım.

Ak Parti, 2001’de kurulduğundan beri, girdiği bütün seçimlerde üst üste birinci çıktı, iktidar oldu. Partimiz, adaylarını belirlerken birçok kriteri göz önünde bulunduruyor. Halkın sesini dinliyor, teşkilatlarını dinliyor… Birçok şeyi değerlendirip, kırkı kırk yararak, titizlikle adaylarını belirliyor. Eğer bu şekilde davranmasaydı, Ak Parti, bu kadar çok başarıyı yakalayamazdı.

Adayın seçilmesi aşamasında, kişinin duruşu ve kişiliği çok önemli. Dürüst ve iyi bir insan olması her şeyin üzerindedir. İnsan zik zaklar yapıp başka yollara giriyorsa bu bir güvensizlik yaratır.

Tabi doğal olarak partimizin, zaman zaman yanlış kararlar verdiği de olur. Zaten o zaman sonuç mağlubiyet oluyor.

Ak Parti, kurulduğu günden bu güne kadar birçok alanda birçok yenilikler yaptı. Gerek eğitimde, gerek ekonomide, gerekse sosyal adalette çok büyük hizmetler yaptı. İnsanlarımız bunları görmüyor olsa zaten üst üste seçimler kazanılamazdı. Bu nedenle de önümüzdeki seçimde, Ak Parti’nin oylarını arttıracağını düşünüyorum.

Bir defa zaten insanlar ekonomik olarak özgür ve rahatsa, insanların partiden vazgeçmelerini gerektirecek bir durum yok ortada. Ekonomi de iyiye gidiyor. Türkiye artık son 10 yıldır zenginleşmiş durumda. Türkiye 2001’den önce neredeydi şimdi nerede? Bunları düşündüğünüzde zaten diğer şeylerin cevaplarını bulabiliyorsunuz. “ dedi.

Haber: Eda Tan – Foto ve Video: Sezer SEVİNÇLER